16 Mayıs 2018 Çarşamba

Paramparça



 Paramparça ya da orijinal ismi ile Aus Dem Nichts  Fatih Akın'ın bol ödüllü filmi. Film başarısını ilk önce 70. Cannes film festivalinde en iyi kadın ödülünü başroldeki Diane Kruger'in almasıyla gösterdi. Sonrasında ise Altın Küre ödüllerinde film , ‘yabancı dilde en iyi film’ ödülünü aldı.
Filmi incelemek gerekirse bunu filmde de olduğu gibi üç bölümde yapabiliriz.



 
 Birinci Bölüm:Aile

     İlk bölümde mutlu bir evliliğe sahip olan Katja Şekerci ile Nuri Şekerci ‘nin evlilik görüntüleri ve ardından oğulları Rocco ile keyifli anları izleyiciye yansır.Eskiden uyuşturucu tacirliği yapan ancak hayatının daha düzenli yeni döneminde bu tür işlerden uzaklaşan Nuri Şekerci,sevgi dolu bir eş ve baba modeli olarak karşımıza çıkar.Farklı kültürlerden gelen ikili , kültürel ikiliğin pozitif yanlarını gündelik hayat pratiklerine eklemleyerek uyumlu bir harmoni yaratmayı başarır. İki farklı kültürden gelen Katja ve Nuri ,bu harmoninin bir temsili olarak Rocco'yu dikkatli bir biçimde yetiştirirken , hayatları ,Katja'nın oğulları Rocco'yu ,Nuri'nin ofisine bıraktığı gün gerçekleşen patlama ile altüst olur.
   

  Patlamanın ardından Fatih Akın'ın anlatısında , izleyiciyi duygusal anlamda en çok zorlayacak sahneler başlar.Eşini ve çocuğunu patlamada kaybetmiş ve o an ikisinin de ne hissettiğini , acı çekip çekmediğini tahayyül etmeye çalışan bir kadının içine düştüğü kederle baş başa kalışının hikayesini izleriz. Etrafında herkesin yaşanan sarsıcı olayla ilgili kendince teorilerinin ve çözümlerinin olduğu bir durumda acının gerçek sahibi için teoriler ve çözümler , oğluna en güzel tabutu seçme göreviyle değerini yitirir.
     

Filmin ilk bölümünde ,eşini ve çocuğunu kaybeden karakterin yaşadığı büyük çöküntü izleyeni bir hayli daraltacak kadar yoğun ve gerçekçi. Filmin en önemli eksilerinden biri ise kaybın kederinin yaşandığı her anın gerçeklikle bir dram arasında çok ince bir çizgide gidip geliyor oluşu. Filmin genellikle çizginin gerçekçi tarafında durmasını sağlayan en önemli unsur ise Diane Kruger'in oyunculuğu. Klişelerle fazlasıyla iç içe olan bu bölümde Diane Kruger'in oyunculuğunun göze batacağı her an aslında filmin  inandırıcılığına da balta vurabilecek konumda.

     İkinci Bölüm:Adalet

     Adalet , adil olma kavramları çocukken oynanan oyunlardan cezai hukuk sistemine kadar hayatımızın tümüne sirayet etmiş durumda. Herkesin eşit olduğu ama bazılarının ‘daha da eşit’ olduğu kapitalist düzende , sınırları belli bütün devletler , sınırlarının sürdürülebilirliğini, ortak bir sistemde eğittiği bireyler üzerinden sağlar. Bu noktada dışarıdan gelen, zaten orada olanla eşit olamayacaktır. Başlangıçta uyuşturucu tacirliğiyle ilişkilendirilen patlama , sonrasında Neo-Nazilerin çeşitli çeşitli kanıtlarla davaya dahil olmasıyla farklı bir boyuta taşınır. Mahkeme sahnelerinin, filmin tansiyonun en yüksek sekansı olduğunu söylemek mümkün. İzleyicini ağır bir dramdan ani nir yüzleşmenin içine atan Fatih Akın , adımlarını hayli sağlam ve bilerek atıyor.


      Üçüncü Bölüm: Deniz
 
     Bu bölümde yer alan plot-twist'le izleyicisini nispeten beklenmedik bir sona yönlendiren Fatih Akın , intikam ve intikamın yöntemiyle , adalet arayışını sonlandırarak katarsisi bahşediyor.Ancak bu katarsiste sorgulanması gereken bir yan olduğunu da unutmamak gerek. Film boyunca Katja karakteriyle özdeşleşip , acılarını içselleştirdikten sonra alınan intikamla rahatlama hissini yaşamak doğal gelse de , adaletin yerini bulmadığı durumlarda kendi adaletimizi sağlamak ne derece etik ya da bizi nefret ettiklerimizle ne kadar aynılaştırıyor? Fatih Akın'ın filminin kurgusunu bu gelgitleri sorgulamak üzerine gerçekleştirdiğini söylemek pek mümkün değil. İzleyiciyi bu etik sorgulamaya itecek bir sonla katarsisten uzak bir anlatı kurgulamak “Paramparça”yı bu yılın en iyi filmlerinin arasına rahatlıkla yerleştirebilirdi. Bu haliyle “Paramparça” , oyunculuğu , müzikleri ve yönetmenliğiyle ön plana çıksa da klasik anlatı yapısından uzaklaşamayan , klişeler eşliğinde izleyicisine bilindik bir hikaye vadeden bir film olmaktan öteye gidemiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nazan Bekiroğlu'ndan Eşşiz Bir Eser

"Büyükhanım'ın tanıyamadığı farklı milletlerden, coğrafyalardan, zamanlardan milyonlarca insan hepsi de acı içinde...