İnsanlar yüzyıllardır yaşamı, nasıl yaşanması gerektiğini veya neden yaşadıklarını sorgularlar. Gerçekten ya, insan neden yaşar?Nasıl yaşamalı?Toplum için mi, kendisi için mi, yoksa varlığına inandığı gelecek için mi? Yoksa en basitinden sadece var olduğundan mı?
Peki ya insan nasıl yaşamalı? Onun bunun dediği gibi mi? Yoksa kendi istediği gibi mi? Her sabah, zorla, her sırandanlık için bin bir şeye katlanıp, sonunu göremediği yolda mı?Geçici olduğunu bildiği dünyada iz bırakmak için mi? Bence insan umudu olduğundan yaşar. İnsan verdiği kadarını alacağını bildiğinden yaşar. Sevdiği kadar sevileceğini bildiğinden. İyiliğe inandığı kadar iyilik bulabileceğinden. O buna karma, beriki kader, ötekiyse sadece raslantı der.Fakat fark edilmeyen, insanları aslında bir yapboz parçası gibi bir bütünü, bir toplumu, oluşturduğudur. Hiç kimse diğerleri olmadan bir bütünü oluşturmuş sayılmaz aslında. Biz daha nice yüzyıllar boyunca nerden gelip nereye gittiğimizi sorgulayacağız. Ama bir topluluk olarak, birbirimizle, tüm insanlık olarak temelde aynı yolda olduğumuzun farkında olmaksızın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder